Sonntag, 30. März 2014

Degisim ve gelisim üzerine

Bu yazi serisinin baslangici birseylerin iyi gitmedigini fark etmekle (isyanla) baslamis, cözüm yolu önerisi ile devam etmis ve uygulama ile son bulmustu. Aslinda uygulama bizi tekrar yolun basina götürüyor. Uygulamanin tekrar irdelenmesi durumunda neyin iyi gittigini, neyin kötü gittigini anlama sansi bulacagiz. Bu görüldügü gibi o kadar da basit bir olay degildir. Birseyin farkina en kolay sekilde o seyin iyi gitmedigi zaman varilir. Iyi gittigi zaman pek sorgulanmaz. Birseyin kötü gitmesi demek, o sey üzerinde yürüttügümüz teorinin cökertilmis oldugu anlamina gelmesi demektir. O halde cökertibilen teoriler ve cökertilemeyen teoriler diye teoriler ikiye ayrilir.

Cökertilebilen teoriler sürekli realite ile kiyaslanabilen teorilerdir. Cökertilemeyen teorilerde yanlis-dogru kavrami pek aranmaz, o teoride vaad edilen seylerin kabul edilmesi beklenir. O teori yasa gibi algilanir. Gerekirse Hegel'in de dedigi gibi (gercekler teori ile uyusmazsa, vay geldi gercegin basina) gercekler teorilerle uyusmadigi zaman uyusmasi icin gercekler bükülür. Iste o zaman gercekler gözardi edilip ne pahasina olursa olsun o teoriler ayakta tutulmak istenir. Hic yoktan yanlis bir teorinin olmasi karlidir, denir. Bu nedenden dolayi cökertilemeyen teorilerde herhangi bir sekilde realite ile kiyaslama söz konusu olamaz, orada ikna etme de olamaz, cünkü bu teoriden öte, bir inanc sistemidir. Inanc sistemi dogru-yanlis terimleri ile kiyaslanamaz, onun ölcüm birimi cok daha degisik, burada irdeleyemiyecegimiz faktörlere baglidir.

Degisim ve gelisim söz konusu ise bu ancak cökertilebilen teorilerle gerceklesebilir. Cökertilebilen teorilerin yasama hakki ebedi degildir, o daha iyi bir teori ortaya cikincaya kadar ayakta kalacaktir. O teorinin yanlis olma payi sürekli vardir. O kendine inanilmasini istemez, sorgulanip daha iyi bir teoriye yerini birakincaya kadar ayakta durur. O halde cökertilebilirlik gercek teoriyi yanlis teoriden ayirt etmeye yarar; tastik edilemeyen, gercek ile kiyaslanamayan teorileri yanlislamak imkansizdir. O teoriler her durumda dogrulugunu yitirmez, gerektigi zaman gercek denilen sey de teori ugruna bükülür. Gercek teorileri yerde tutmayi saglar.

Teoriyi teori yapan baska bir ölcek ise onun öngürüde bulunmasidir. Bir teorinin gercek ile örtüsmesi yetmez, o gercegin zaman icerisinde degisim gösterdigi de göz önünde bulundurulursa söz konusu olan teorinin de gelecege dair bir öngörü yapiyor olmasi gerekir. Eger yagmur yagdiginda yerler islaniyorsa, o zaman „her yagmur yagdiginda yerler islanir“ diye bir genelleme yapilabilir ve her yagmurun yagmasinda yere bakarak, yerin islak olup olmamasi teoriyi test etme kriteri teskil edebilir. Görülecektir ki o teoriyi tersten okumak dogru degildir, yani her zaman yerin yas olmasi yagmur yagdigi anlamina gelmez. Bazen su hortumu ile yerin islatildigi da görülür ama her yagmur yagdiginda yerler islanir. Yagmurun islatma özelligi vardir.

Bir teorinin gelisme gösterebilecegini kabul etmekle o kisinin de olgulara karsi tutumu degisir. Degisme payinin olmasi her teorinin hata payinin da oldugu anlamina gelir ki onun teorilere karsi daha esnek olmasini saglar. Kati kurallar yerini ikna etmeye birakir, ikna etmek de karsi taraf ile irtibata gecmek anlamina gelir. Irtibata gecilmedigi takdirde, o teorinin baskalari tarafindan da tastiklenmedigi durumunda o teorinin dogru oldugu sayilmaz, cünkü tek kisinin dogru saydigi bir teori teori degildir, o sadece tek kisinin sanrisindan ibarettir. Dogru varsayilan bir teorinin diger insanlar tarafindan da dogru oldugu tastik edilmesi gerekir. Tastik ettirmek icin gösterilen caba o teorilere daha da siki sarilmaya neden olur ki o da baslangicta gösterilen esnekligin kalkmasina, aslinda ulasilmak istenilen seyin tam tersine ulasilmis olunur. Dogru olan seyi tastiklettirme istegi esnekligi yitirmeye neden olur. Bu da hem kisisel gelismeyi hem de teorik gelismeyi önler.

Bazi dogrularin kabul görmesi icin zaman gerekecegini göz önünde bulundurulursa, baskalarini ikna etme dürtüsünden kurtulmus olunur ve teorilerin icerdigi esnekligi kendi karekterimize de tasimiz oluruz. Dogrulugundan hic süphe etmedigimiz teorilerin dogrulugu kabul görmedigi zaman dogru zamanin gelmedigini farz edersek, dogru zamanin geldiginde kabul görecegini bilmemiz gerekir. Nietzsche de kitabini yazarken kendinden 100 yil sonra gelecek okurlari icin yazdigini söylemisti. Bizim dogru gördügümüz teori kabul edilmedigi takdirde anlasilmasi gerekir ki karsi taraf henüz o teoriyi görmeye hazir degildir. O teoriyi anlamasi icin ona zaman tanimanin en uygun yöntem oldugunu anlamak, hem teoriye karsi olan durusumuzu gösterecektir, hem de hem kendimize hem de diger insanlara gelisme sansi tanimamizi saglayacaktir. Zamanin kisitli oldugu kanisi esnekligin düsmanidir.

Keine Kommentare:

Kommentar veröffentlichen